İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Tansel Tanrıkul, yaptığı açıklamada, Karşıyaka ilçesi Mavişehir sahili ile Balçova ilçesi İnciraltı sahilinde, kıyıdan 5-10 metre açıkta yosun tabakalarının gözlemlendiğini belirtti.
Tanrıkul, bu yosun türünün, halk arasında “deniz marulu” olarak bilinenlerden farklı olduğunu vurgulayarak, yosunların *Cladophora* ve *Enteromorpha* cinslerine ait olduğunu söyledi. Bu türlerin, sudaki nitrojen ve fosfor seviyelerinin artışıyla ürediğini belirten Tanrıkul, “Körfez’deki evsel ve sanayi atıklarından kaynaklanan gübreleme, yosunların üremesi için elverişli bir ortam oluşturuyor” dedi.
**Yosunların Yayılmasını Hızlandıran Faktörler**
Prof. Dr. Tanrıkul, güneşli havanın ve rüzgarın az olmasının yosunların yayılmasını hızlandırdığını ifade etti. Yosunların sadece kıyı bölgelerinde değil, körfezin ortasında da yüzen adacıklar halinde görüldüğünü belirten Tanrıkul, körfezde yosun kitlesinin hızla yayıldığını ve bunun çevresel etkilerini arttırdığını söyledi.
**Ekosistemdeki Zararlı Etkiler**
İzmir Körfezi’nde artan yosun türlerinin deniz ekosistemine ciddi zararlar verdiğine dikkat çeken Tanrıkul, “Bu yosunlar, akıntıyla etrafa yayılır ve suyun yüzeyini kapladığı için güneş ışığının suya geçmesini engeller. Bu durum, sudaki oksijen seviyesinin azalmasına neden olur. Yosunlar bir süre sonra suyun dibine çökerek, balık yumurtaları ve diğer deniz canlılarının yok olmasına yol açar. Ayrıca, dipte de ürerler, yani sürekli bir üreme döngüsü oluştururlar” diye konuştu.
**Çevre Dostu Çözümler Gerekiyor**
Tanrıkul, İzmir Körfezi’ndeki bu sorunun büyümemesi için etkili önlemler alınması gerektiğini vurguladı. Yosunların çevreye verdiği zararın önlenebilmesi için su kirliliğinin kontrol altına alınması ve sürdürülebilir çevre politikalarının hayata geçirilmesi gerektiği ifade edildi.

